İzmir Üçyol Travesti Ezgisu ile Hoşbeş

İzmir, tarihiyle, kültürüyle ve kucaklayıcılığıyla Türkiye’nin en özgün şehirlerinden biri. Özellikle Üçyol gibi semtler, bu çeşitliliği sokaklarına taşıyan bir yaşam sunar. Burada, farklı kimliklerin bir arada nasıl var olduğunu görmek mümkün. İşte bu renkli mozaiğin parçalarından biri de Ezgisu…

Ezgisu, Üçyol’un hareketli caddelerinde selamlaştığı, gülümsediği, bazen de derin sohbetler ettiği insanlarla tanınan bir isim. Onun hikayesi, İzmir’in kucaklayıcı ruhunu yansıtıyor: “Bu şehir bana hep kendim olma cesareti verdi,” diyor. Mahalledeki esnafın dostane tavrından, komşuların dayanışmasından bahsederken gözleri parlıyor.

#2025 “Hoşbeş”in Anlamı: Samimiyet ve Dayanışma

Ezgisu ile yapılan bir “hoşbeş”, aslında sıradan bir sohbetten çok daha fazlası. Toplumun ötekileştirdiği bireylerin sesini duymak, onların yaşam mücadelelerini anlamak için bir kapı. “Kimse bize sormuyor, ‘Nasılsın?’ diye,” diye ekliyor. “Oysa herkesin anlatacak bir hikayesi var.”

Üçyol’da bir kafede oturup çayını yudumlarken, mahallenin ritmini anlatıyor: Gençlerin heyecanı, yaşlıların deneyimi, LGBTİ+ bireylerin mücadelesi… “Burada herkes birbirinin farkında ve bu farkındalık, saygıya dönüşüyor,” diye vurguluyor.

İzmir’in Ruhunedir ? Çeşitlilik İçinde Birlik

Ezgisu’nun hikayesi, İzmir’in sosyal dayanıklılığının bir örneği. Semtlerdeki bu doğal kaynaşma, önyargıları kırmak için bir fırsat. Ona göre, “hoşbeş”ler insanları birbirine bağlayan küçük ama değerli anlar. “Bir gün bir teyze bana, ‘Kızım, bugün çok yorgun görünüyorsun,’ dedi. O an, kendimi ait hissettim,” diye paylaşıyor.

Neden Böyle Hikayeler Önemlidir?

Ezgisu gibi bireylerin deneyimleri, toplumun empati kasını güçlendiriyor. İzmir’in sokaklarında yaşanan bu samimi diyaloglar, farklılıkların bir zenginlik olduğunu hatırlatıyor. Unutmamak gerekir: Her birimizin hikayesi, insanlık mozaiğinin bir parçası.

Bu tür içerikler, kişilerin yaşam deneyimlerini merkeze alarak toplumsal farkındalık yaratmayı hedefler. Önemli olan, hikayeleri saygı çerçevesinde aktarmak ve insan onuruna vurgu yapmaktır.

Beni Dinleyen Herkes, Aslında Kendini Dinliyor

İzmir Üçyol’un renkli sokaklarında, bir kafenin küçük masasında Ezgisu ile buluştuk. Mahallenin sevilen ismi, çayını yudumlarken yaşamından, direncinden ve insanlarla kurduğu bağlardan bahsetti. İşte o samimi diyalog…

  •  SORU: İzmir’de, özellikle Üçyol’da senin için “ev” hissi nasıl oluştu? Bu semt sana ne ifade ediyor?
    Ezgisu: İzmir’e ilk geldiğimde “kendim olabileceğim” bir yer aradığımı biliyordum. Üçyol, bana bunu verdi. Burası insanların birbirine “hoşgeldin” dediği, bakkalın teyzelerinin selam verdiği, gençlerin kahkahalarının sokakları doldurduğu bir yer. Beni olduğum gibi kabul ettiler. Belki her zaman kolay olmadı, ama burada direnmenin bir anlamı var…
  • SORU: Seninle yolda selamlaşan, sohbet eden çok insan var. Bu bağları nasıl kurdun?
    Ezgisu: (Gülümseyerek) Sanırım samimiyetle. İnsanlar önce tedirgin olabiliyor, ama sen içten davranınca onlar da açılıyor. Mesela bir gün bir amca, “Kızım, senin bu cesaretine hayranım,” dedi. O an, aslında herkesin kalbinde bir kapının aralık olduğunu anladım. Bazen sadece “Nasılsın?” diye sormak bile yeterli.
  • SORU: Toplumda önyargılarla mücadele ederken en çok neye tutundun?
    Ezgisu: Kendime inancıma ve bu semtin insanlarına… Bir gün dükkân sahibi bir abi, “Ezgisu, sana çay ısmarlıyorum, otur biraz,” dedi. O çay, benim için sıradan bir içecek değil, bir “sen de bizdensin” mesajıydı. Küçük jestlerin büyük anlamları var.
  • SORU: “Hoşbeş” dediğiniz bu sohbetler neden bu kadar önemli?
    Ezgisu: Çünkü insanlar birbirini dinlemeyi unuttu. Herkes ötekini “anlamadan” yargılıyor. Oysa bir çocuk annesine, “Bu abla neden böyle giyiniyor?” diye sorduğunda, annesi “O kendisi olmaktan mutlu, saygı duymalıyız,” derse, işte o zaman değişim başlar. Hoşbeş, bu diyaloğun ilk adımı.
  • SORU: Peki, senin hayalinizdeki İzmir nasıl bir yer?
    Ezgisu: Kimsenin kimliğiyle değil, kalbiyle anıldığı bir İzmir… Mesela, travesti olduğum için değil, Ezgisu olduğum için selam verilen bir yer. Üçyol bunun için bir umut: Burada gençler, yaşlılar, esnaf, hep birlikte gülüyor. Belki tüm şehir böyle olur bir gün.
  • SORU: Okurlarımıza iletmek istediğin bir mesaj var mı?
    Ezgisu: (Düşünceli) Evet: “Farklılıklarımız, bizi bölmek için değil, birbirimizi tamamlamak için var.” Biri size “farklı” geliyorsa, belki de onun hikâyesini dinlemeniz gerekiyordur. Çünkü beni dinleyen herkes, aslında kendini dinliyor…

Röportajın Ardından…
Ezgisu, sözlerini bitirirken masaya bir gül bıraktı: “Bu da size hediyem olsun,” dedi. Belki de onun anlattığı İzmir, hepimizin özlemi: Kimsenin saklanmadığı, herkesin “hoşbeş”e davet edildiği bir dünya.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir